Lërini të hanë sistemin tuaj të leximit në distancë!

Tramvaya sürekli binerim. Ama tramvayla biniş iniş konusunda belli bir zamanım, belli bir durağım yoktur. Tramvay konusunda ise birileri gibi hiç takıntılarım yoktur. Tramvayda da sadece insanların hal ve hareketlerini en iyi şekilde gözlemeye çalışırım.
Bu sefer ki biraz faklı olduğu için saatlerini de vereceğim.
Salı günü tramvaya Zafer durağından 11.45 sularında bindim. En arkaya oturdum. Dışarısı öylesine sıcak ki, hani asfalta yumurtayı kırsan pişireceğiniz cinsten.
O esnada tramvay durağına giriş kontrolü yapan görevli arkadaşın bulunduğu küçük kabinde iki kişinin çalışma yaptığını gördüm. Gördüm geçtim.
Tramvay Alaaddin durağına geldi. O iki arkadaş hızlı adımlarla bu kez Alaaddin durağındaki görevlinin kabinine girdiler.
Tramvayın kapıları açık, o değilden konuşmalara kulak misafiri oluyorum.
Görevli arkadaş önce kabini boşalttı sonra ne yapılacağını sordu. O iki kişiden yaşça büyük olanı “Artık tramvayı yazmana gerek yok. Yeni sistem kuruyoruz. Bundan sonra bu sistem kendiliğinden gelen tramvayı okuyacak. Artık sizin yazmanıza gerek yok” dedi. Bunu derken tramvayın kapıları kapandı ses kesildi.
Önüme döndüm. Bayanlar ve de özellikle çocuklar tramvayın içerisinde oyun oynar gibi bir o tarafa geçiyorlar, bir bu tarafa. Tramvayın burnu yön değiştirdikçe önümüzdeki insanlarda koltuk değiştiriyorlar. Kısaca güneş görmeyen tarafa kaçıyorlar.
Dışarısı yanıyor ama tramvayın içinde de nefes alınmıyor.
Kule durağında iki kadın, bir erkek bindi. Kadınlardan biri ön tarafta oturan genç kıza “Diyaliz hastayım ablam. Ben otursam olur mu?” deyince kızcağız ile yanındaki kızda kalktılar ve o iki bayana yerlerini verdiler. Adamda elindeki iki poşeti kadınların kucağına koydu. Ama yalan, ama doğru kadınlar sıcakta oturacak koltuk buldular. Adamda elindeki poşetlerden kurtulmuş oldu.
Halime bir kez daha şükrettim.
***
Öğleden sonra saat 16.13. Yine Alaaddin Durağından tramvaya bindim.
Dışarıdaki sıcak öğlene nispeten ne kadar arttı ise, tramvayın içi de aynı oranda kaynamaya devam ediyor.
Yine en arkadayım ama bu sefer ayaktayım. Tramvayda dolu.
Ama kader bu işte.
Güya sakal bıraktık. Gözümüze, kulağımıza hakim olalım istiyoruz. Dahası olmaya çalışıyoruz.
Şu dünyadan bir damla kendimizi çekebilirsek çekelim diyoruz ama üstümüze üstümüze geliyorlar.
Bu kez de önümde Belediye’nin iki mavi adamı.
(KOSKİ personeli artık tek tip giyiniyor. Mavi kot pantolon, mavi tişört. Hepsinde tek tip çanta. Çantanın içinde de endeks okuma cihazı. Çok şirin ve hoş oldular. Ben bu insanlara mavi adamlar diyorum. Hani Belediye’nin birde park ve bahçelerinde çalışan turuncu insanlar var ya)
Neyse bu iki mavi adam konuşuyor;
-“Bu ne sıcak yaaa. Ramazan’da ne yapacağız”
Diğeri cevap veriyor;
-“Allah’ım sabrını verecektir hazar”
***
Beş, on saniye geçiyor;
-“Tramvayın içi dışarıdan daha sıcak sanki”. Arkadaşı cevap veriyor:
-“Dışarısı esiyor tabii. Bak burada nefes alınmıyor ki”
***
İçimdeki öfke öyle büyüyor ki.
Bu milletle dalga geçenlere, gazetelere boy,boy “Tramvaylara klima takacağız” diye demeç verip, bizi de yalanlarına ortak edenlere öyle bir küfretmek istiyorum ki…
Ama Sayın Valim Aydın Nezih Doğan Bey’in daha geçtiğimiz Cuma günü ettiği nasihatler kulağımda çınlıyor;
“Bu gazeteciler var yaaaa bu gazeteciler!!!
Yarım dolu su bardağının dolu yanına bakmak lazım”
***
Hemen kendimi toparlayıp günaha girmek yerine dua etmeye başlıyorum;
“Allah bu tramvayı bu şehre getirenlerden razı olsun. Tramvaya sağlıklı bir şekilde yürüyerek bindiğim için şükürler olsun. Sağlıklı nefes alıp verdiğimiz için Yarabbim sana bir değil bin kere şükürler olsun. Şu anda içinde bulunduğumuz düdüklü tencere ile bizleri imtihan etki, öbür dünyayı hep hatırlayalım. Kendimize çeki düzen verelim”
Sonra camdan dışarıya boş boş bakıp Ayet-el Kürsi’yi okumaya başlıyorum. Ama ne yalan söyleyeyim. Okuyorum ama aklım hala yine mübarek tramvayın uzaktan okuma sisteminde…
Uzaktan okuma haaaa.
Yesinler sizi…
FJALA E MREKULLUESHME E DITËS
Asıl bilgi insanın cehaletini tanımasında yatar
KUR BËHEMË BURRË?
Mübarek Ramazan ayına girerken kendimizi değil milleti düşündüğümüz zaman ADAM oluruz

burimi: http://www.memleket.com.tr

Bëhu i pari që komenton

lini një përgjigje

Adresa juaj e emailit nuk do të publikohet.


*