Menaxheri i Përgjithshëm i TÜVASAŞ İbrahim Ertiryaki shpreson për të ardhmen.

TÜVASAŞ Genel Müdürü İbrahim ERTİRYAKİ, ülke ekonomisinde önemli bir yer tutan fabrikanın güçlü ve her geçen gün güçlenen bir şirket olarak yaşamını sürdüreceğini belirtti.
Sakarya Halk Gazetesi köşe yazarlarından Neşat Sazoğlu, TÜVASAŞ Genel Müdürü İbrahim Ertiryaki ile konuştu. Fabrikanın başarısı için ekibiyle gece gündüz çalıştığını söyleyen Ertiryaki, istişareye dayalı bir yönetim geleneği yerleştirdiklerini, bununda olumlu sonuçlarını aldıklarını ifade etti. Bulunduğu makamın siyasi bir makam olduğunu bildiğini belirten ve siyasete bakışını anlatan Ertiryaki, Sazoğlu’nun sorularını yanıtladı.
1. Sakarya kamuoyu aslında sizi iyi tanıyor. Ancak biz röportajlarımıza başlarken yine de İbrahim ERTİRYAKİ kimdir desek kendinizi nasıl tanıtırsınız?
Öncelikle ilginize teşekkür ederek ve gelişmelerin içeriğini vatandaşlara yansıtması ve gerçek bilgilenmenin sağlanması yönündeki katkılarının gerekliliğine gönülden inanan biri olarak şahsınızda tüm basın camiasını tebrik ederek, sözlerime başlamak istiyorum.
Adapazarı doğumluyum. Makine Yüksek Mühendisiyim. Evli ve dört çocuk babasıyım. Adapazarında ve diğer şehirlerde, kamuda ve özel sektörde, üniversite ve belediyelerde geçen genellikle yönetici düzeyinde yer aldığım bir iş hayatım oldu. İş hayatı sürecimde yer aldığım bu geniş yelpaze, bana eğitim hayatımdan daha fazla teknik ve idari birikim kazandırdı. Farklı kültürlerden çok fazla insanla tanışma imkanı bulmam, ülkemizin sosyoekonomik yapısını öğrenmemi sağladı. Bu kısa tanışmadan sonra, okuyanlarımızın gereksiz meşguliyetlerini de ortadan kaldırmak adına farklı bir anlatımla kendimi tanıtmak istiyorum.
Çünkü vatandaşlarımızın beni; doğduğum, tahsilimi ve hayatımın büyük bölümünü geçirmiş olduğum yerin Adapazarı olması sebebi ile değil, fakat düşüncelerim ve yaptıklarımla tanımalarını ve sahiplenmelerini istiyorum. Anlam ifade edecek, gerçek tanışmaların böyle olması gerektiğine inanıyorum. Bu manada gerçekten çok şanslıyım. Hayatımın merkezi olan memleket, millet ve insanlık sevgisi ekseninde yetişmemi sağlayacak bir; akraba, komşu ve çevre ile yaşadım. Şahsımda her geçen gün artan bir sahiplenmeye dönüşen bu sevgi, hem iyi bir eğitim ve yetişme süreci hem de başarılı olma, çevre edinme, insanları tanıma ve yükselme için yeterli alt yapıyı oluşturdu. Tüm insanlarımıza özellikle gençlerimize gönül rahatlığı ile bu yaşam yaklaşımımı tavsiye ederim.
2. 2003 yılından bu yana TÜVASAŞ Genel Müdürü olarak görev yapıyorsunuz. Sizinle birlikte TÜVASAŞ’ın vizyonunda ve misyonunda ne gibi değişiklikler ve gelişmeler oldu?
Göreve ilk başladığımızda öncelikle iki ana koldan çalışmalara başladık. Bunların ilki TÜVASAŞ’ın en kısa zamanda mevcut statik yapısından kurtulması ve TCDD dışındaki yurtiçi ve yurtdışı pazarlara üretim yapar hale gelmesi, ikincisi ise 50 yılı aşkın süredir elde ettiği birikimle Türk Raylı Taşıt sektörüne öncülük ederek bölgemizi bu sektörün üssü haline getirmek oldu. Bu nedenle evvela mevcut durumun tespitine yönelik çalışmalara başladık. Gerek üniversitemiz ve danışmanlık kuruluşlarınca, gerekse kurum içindeki kaynakları değerlendirerek durumumuzu ortaya koyduk. Daha sonra mevcut pazar potansiyelini de düşünerek kapasitemizin daha yükselmesi için verimlilik artışı sağlayacak düzenlemeleri yerleştirmeye başladık. Bu çerçevede yapılan organizasyonel değişimler, personel rotasyonları ve yatırımlar ile 2004 yılı sonunda üretim kapasitemizi 2 katına çıkardık.
Kuruluşumuzda istişareye dayalı bir yönetim geleneğini yerleştirdik. Bunu “kazanan kazandırır” bakışı ile çalışanlarımızın gerek kazanılmış haklarında yaptığımız düzenleme ve artışlarla, gerek sendika-işletme konsensüsü oluşturarak, gerekse de çalışanların hizmet içi eğitimlerle geliştirilmesi ve sosyal kaynaşmasını temin ederek gerçekleştirdik.
3. Uzun yıllar sonra TÜVASAŞ yurtdışına vagon ihraç etti ve etmeye devam edeceğini söylüyorsunuz. Bunu nasıl başardınız ve 2008 yılından itibaren hangi ülkelere ne gibi işler yapmayı planlıyorsunuz.
Şirket içi üretim potansiyeli ve verimliliği arttırarak üretim kapasitemizi iki katına çıkarmamızın en önemli gerekçesi yurt içinde giderek artan ve yurtdışında potansiyel niteliğini tespit ettiğimiz ana kuruluşumuz TCDD dışındaki Demiryolu Taşıt Pazarlarını harekete geçirme çalışmaları olmuştur. Bir kamu kuruluşu olmanın yanında, bir de Bağlı Ortaklık olma gibi “işletmeci ve yönetici arkadaşlar daha iyi anlayacaktır”, iki önemli kısıta rağmen, Irak demiryollarına 12 adet Jenaratör Vagonu üreterek teslim ettik ve geldiğimiz noktada Bulgaristan, Suriye ve İran pazarını anlaşma aşamasına getirdik.
4. Sizce TÜVASAŞ gelecekte Sakarya ve Türkiye için çok önemli bir kurum haline mi gelecek, yoksa yeni kurulan hızlı tren fabrikasının (Eurotem) gölgesinde kalarak özelleştirme veya kapatılma yoluyla yok olup gidecek mi? Yani TÜVASAŞ’ın geleceğini 2008 yılından itibaren nasıl görüyorsunuz?
TÜVASAŞ’ın güçlü ve her geçen gün güçlenen bir şirket olarak yaşamını sürdüreceğine, bölgemize ve ülkemize daha uzun yıllar hizmet edeceğine inanıyor ve bunun için ekibimle birlikte gece gündüz demeden gayret sarf ediyoruz.
EUROTEM’in Adapazarı’nda kurularak ilimizin bu sektörde bir üretim üssü haline gelmesinde emeği geçen birisi olarak bir kere önemli bir belirlemeyi yapalım. EUROTEM firmasının faaliyet konusu ile şirketimizin faaliyet konusu farklıdır. EUROTEM elektrikli hızlı trensetleri, metro ve hafif metro gibi raylı taşıtların üretimini yapacak. TÜVASAŞ ise; dizel trenset, raybüs, yolcu vagonu imalatı ve bütün bu üretilen taşıtların modernizasyonu ve bakımını yapacaktır. Dizel Trenset imalatıyla ilgili çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam ediyor. Yurtdışı pazarı da göz önüne alınırsa TÜVASAŞ için mevcut üretim kapasitemiz bile yeterli gelmeyecek, bu nedenle kapasitemizin artışı için yoğun bir çalışma içindeyiz.
5. Cumhuriyet tarihinden bu yana demiryolları ihmal edilmişti. Ancak 2003 yılından itibaren demiryollarına büyük yatırımlar yapılıyor. TÜVASAŞ Genel Müdürü olarak bu yatırımları nasıl görüyorsunuz ve bu yatırımların kurumunuza olan katkısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şahsımı tanıtırken de söylediğim gibi bu bir memleket, millet ve insanlık sevgisinin hatta çevre sevgisinin doğal uzantısı olup bu politikalar oluşturulurken de bizlerin kurumsal desteği alınarak ve düşünülerek hazırlanmıştır.
Bilindiği gibi ulaştırma faaliyetleri ekonomik sistemlerin kan damarlarıdır. Ancak iktisadi ve sosyal yapıyı beslemekle birlikte, kendi başına bir anlam ifade etmez. Bu nedenle maliyet ve zaman bileşenlerinde sosyoekonomik hayat içerisinde en az payı alması istenir. Aksi halde mal, hizmet ve yolcu taşımalarında zaman ve maliyet artışları, tıkanmalara ve rekabet edememe gibi olumsuzluklara neden olur. Günümüzde raylı taşımacılık kara ve hava ulaşımından çok daha ekonomik, ülkemizde planlanan yeni hatların teknolojilerinde öngörülen şekli ile havayoluna yakın standartları halkımıza sunacak kalite ve konforda olacaktır. Ayrıca çevrenin korunması ve trafik kazaları gibi birçok riskleri de ortadan kaldıracaktır. Demiryolu gerek ilk yatırım maliyeti gerekse yıllara yaygın dayanıklılığı açısından da karayoluna nazaran daha ekonomik bir taşıma şekli olacaktır. Tüm bu bilgiler ışığında Demiryolu taşımacılığında meydana gelen tüm olumlu gelişmelerin bir vatan-millet sevgisinin tezahürü olduğunu ifade etmekle birlikte, kurumumuza yansıması da tabi ki çok olumlu olacaktır.
6. Yeni kurulan hızlı tren fabrikası Eurotem’e bakış açınız nasıldır, TÜVASAŞ olarak ortak işler yapmayı planlıyor musunuz?
Yukarıda değindiğimiz gibi EUROTEM’le bizim faaliyet konularımız aslında farklıdır. Ancak kapasite sınırları içinde ve karşılıklı anlaşmalara bağlı olarak üretim ortaklıkları söz konusu olabilecektir. Nitekim ihalelerini ROTEM firmasının aldığı İstanbul belediyesi için Taksim-Yenikapı hattında çalışacak 92 adet metro aracının ve TCDD için 96 adet araçtan oluşan elektrikli banliyo araçlarının yapımı işinde, yaptığımız ortak üretim anlaşması ile TÜVASAŞ işin içerisinde yer almaktadır.
7. TÜVASAŞ Genel Müdürü olarak göreve geldiğinizden bu yana yaptığınız atamalarla iyi bir ekip oluşturduğunuza inanıyor musunuz, memur ve işçi personeliniz hem sayı olarak hem de kapasite olarak yapacağınız ve yapmayı planladığınız işler göz önüne alındığında yeterli midir?
Bir işletmenin nihai başarısını gösteren parametreler vardır. Üretim miktarı, Milli Gelire katkı, performans ve verimlilik bunların en önemlileridir. Biz bunların yanında birde dış pazar potansiyelini harekete geçirmeyi de önemsediğimizi ifade ettik. Tüm bu değerler incelendiğinde Kamu sektörü olmanın tüm zorluklarına rağmen TÜVASAŞ, dönemimizde 50 yılı aşkın tarihinin en üst değerlerine ulaşarak rekorlar kırmıştır. Tabidir ki bu bir ekiple oluşturulmaktadır. Biz başarılı olduğumuza inanıyoruz ve daha başarılı olmak için araştırma ve uygulamalara devam ederken, sizlerin ve kamuoyumuzun da desteğini bekliyoruz.
8. TÜVASAŞ Genel Müdürü İbrahim Ertiryaki’nin bir günü nasıl geçiyor desek, hem iş
hayatınızla hem özel hayatınızla birlikte değerlendirir misiniz?
Hayat Allahın bize verdiği en büyük ve en güzel nimettir. Milli ve manevi değerleri ve ilkeleri insanlık sevgisi ekseninde kullanabilen insanlar, tüm yoğunluk ve stresli durumlara rağmen ayakta kalabilmekte, daha fazla değer ortaya koyabilmek için özünden güç alabilmektedir. Bende böyle yaşamaya çalışıyorum. Büyük bir işletmenin yönetimi, Aile Akraba ve sosyal çevremle ilişkilerimin devamı ve ihmal edilmemesi ancak kendimden fedakarlık etmekle olabiliyor. Fakat burada bir gerçeği ifade ederken, okuyucularımızın yanlış değerlendirmesini de istemem. Evet yoğun bir iş yapıyoruz ancak hedeflerimize ulaşmanın mutluluğunun da bu yorgunluk ve stresin çok ötesinde bir direnç ve hoşluk verdiğini ifade etmek istiyorum.
9. Bulunduğunuz makamın siyasi bir makam olduğunu bütün kamuoyu bilir. Yani hükümetler değiştiğinde büyük ölçüde genel müdürler de değişir. Bu kapsamda siyaseti yakından takip ediyor musunuz?
Demokrasiye gönülden ve özden inanmak gerekir. Halkın belirlediği Meclisten çıkan Hükümetler icraatlarını kamu kurum ve kuruluşlarını yöneten bürokratları ile yaparlar. Bu demokratik hayatın doğal bir gereğidir. Siyasi sorumluluğu taşıyanların, icraatlarını gerçekleştirirken de birlikte çalışabilecekleri; aynı hedeflere ve fikirsel müktesebata sahip bürokratları işbaşına getirmesi gayet normaldir. Tüm kurum ve kuruluşların nihai sorumluluğunu taşıyan siyasi irade, tabiidir ki bunun karşılığı olan yetkisine de sahip olmalıdır.
10. 2009 yılının mart ayında yapılacak olan yeni seçimlerde sizin de Büyükşehir Belediye başkanlığına aday adayı olacağınız konuşuluyor. Geçmiş dönemlerde bildiğim kadarıyla iki yıl üst üste yılın bürokratı seçildiğiniz düşünülürse bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kamuoyunda, bu ve buna benzer birçok söylentiler olabiliyor. Ancak bu tarz durumlar için “görev istenmez verilir” şeklinde kültürümüzde ilke haline gelmiş düşünceyi şahsım adına benimsemekteyim. Şahsım tüm görevleri yapacakmış gibi kendimi ve çevremdekileri yetiştirmeye çalıştım ve çalışıyorum. Ancak görev teklifini yetkili merciler ve çevreden beklemek bana daha şık geliyor.

Kaynak : tuvasas.net

Bëhu i pari që komenton

lini një përgjigje

Adresa juaj e emailit nuk do të publikohet.


*