Surpriza e trolejbusit në transportin publik

Surpriza e trolejbusit në transportin publik
1992 yılında İzmir’den uğurladık troleybüsü, elektrik kesintileri ve keskin virajlarda boynuzlarının katenerden çıkmasıyla… Troleybüse bir zamanlar küsmüş bir milletiz; ama bu küslüğün artık bir kenara bırakılması gerektiği zamanlara geldik de geçiyoruz bile. Ulaşım sektörü genelinde görülen teknolojik gelişmeler, troleybüs teknolojisinde de çok ciddi gelişmelere neden olmuştur. İyi niyetli belediyelerimize verebileceğimiz en akılcıl tavsiye, gelin raylı sistem yapmadan evvel iki kere düşünün ve kendinize şu soruyu sorun: Bu sistemi daha ucuza ve daha hızlı bir şekilde troleybüs ile kuralibilir miyiz?
Sayın Başbakan elektrikli araçla ilgili olarak Türkiye’nin önüne bir hedef koyarken bizim de aklımızda troleybüsün küllerinden yeniden doğmasıyla ilgili planlar vardı. Yaşı 40’ı geçmişlerin hâlâ hafızalarında olan bu “boynuzlu” otobüsler yokuşları rahatça tırmanan, sessiz ve de bakımı çok kolay araçlar olarak bilinirdi. Hatta bugün gerçek olan, yokuşlarda sisteme gerisin geriye elektrik verdiği de dilden dile aktarılırdı.
İETT garajında en son üretilen “101 Kapı Numaralı Tosun’u” kim unutur ki?
Gün geldi troleybüsler elektrik kesintileri nedeniyle yollarda artan araç trafiğini keser oldu; keskin virajlarda “boynuzların” katenerden çıkmasıyla kazalar daha dikkat çeker oldu. Netice: Türkiye, troleybüsle olan macerasını sonlandırdı. En son 1992 yılında İzmir’den uğurladık troleybüsü; oysa İETT’nin saklı T’si, ESHOT’un gizlisi saklısı olmayan T’si troleybüs’tür hâlâ.
Karbon salınımları
Bugün her şey değişti ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Neden mi? Çünkü 21.YY’a küresel ölçekte bir karbon sorunuyla girdik; ülkeler arasında ciddi ayrımlara kadar varan, Avrupa Birliği’nin (AB) ise şampiyonluğunu yaptığı karbon salınımlarının kontrolüyle ilgili Kyoto Protokolü hepimizi ilgilendirir oldu. Ek 1 ülkesi Türkiye’nin bu konudaki sorumlulukları açık iken son yıllardaki karbon salınımları ciddi oranlarda artış göstermiştir.
Bu artışlar bir yandan kimsenin inkar ve de red edemeyeceği ekonomik gelişmeyle ilişkili iken, diğer yandan da ulaşımın da içinde yer aldığı yaşam biçiminden etkilenmektedir. Bir yandan zenginleşen toplumun çevresel ayak izi artarken diğer yandan da kaygıları da artmaktadır. Nobelli ekonomist Simon Kuznets’e göre kişi başına gelir artışı giderek daha çevre duyarlı bir yaşama geçişi de getiriyor; bu hipotez çoğu ülkede ampirik olarak kanıtlanmıştır. Bu durum çevre kirliliğinde kendini gösterse de küresel sorunlara duyarlı topluma giden yolunda önemli bir adım.
Sıfır emisyona sahip
Türkiye’de AB müktesebatına uyum çerçevesinde Enerji Verimliliği Kanunu’nu çıkardı, ardı sıra yönetmelikleri ile. Bugün hepimiz çevre kalitesini iyileştiren, karbon tüketimi konusunda daha insaflı elektrik enerjisini ulaşım alanına sokma yarışına girmiş bulunuyoruz. Elektrikli araçlar giderek artan otomobilleşme karşısında belki de Türkiye’nin yakaladığı önemli şans. Ya Troleybüs?
Troleybüse bir zamanlar küsmüş bir milletiz; ama bu küslüğün artık bir kenara bırakılması gerektiği zamanlara geldik de geçiyoruz bile. Evet! Ulaşım sektörü genelinde görülen teknolojik gelişmeler, troleybüs teknolojisinde de çok ciddi gelişmelere neden olmuştur. Artık eskisi gibi araçlar yolda kalmaz, ‘boynuzlar’ olur olmadık çıkmaz olmuştur. Elektrik enerjisinin sağladığı tüm avantajları içinde barındıran bu toplu taşıma aracı Türkiye’nin önünde ciddi bir alternatif olarak durmaktadır. Sessiz, tüketici için sıfır emisyon ve karbon salan, topoğrafyanın dik olduğu yerlerde kolayca taşıma yapabilen bir araç troleybüs.
Daha ucuz ve hızlı
Gerçekten de bugün birçok şehrimizin yöneticileri halkımızı makbul toplu taşıma sistemleriyle tanıştırma telaşındadır. Bu hoş telaşların önemli bir kısmını ise raylı toplu taşıma araçları işgal etmektedir. Nerede ise 500 bin nüfusunu geçmiş tüm belediyelerimiz toplu taşımada raylı sistem konusuna ciddi bir şekilde yaklaşmaktadır. İyi niyetli belediyelerimize verebileceğimiz en akılcıl tavsiye, gelin raylı sistem yapmadan evvel iki kere düşünün ve kendinize şu soruyu sorun: Bu sistemi daha ucuza ve daha hızlı bir şekilde troleybüs ile kurulabilir miyiz? Kuramaz isek raylı sistemi hep beraber düşünelim.
Vadeli yatırım
Çünkü ülkemizin kaynakları kısıtlıdır. 2023 hedefleri ancak petrol ithalatından yapılacak tasarruflarla ve daha ucuza işleyen kentlerimizle gerçekleşebilir. Bütün bunların üstüne lastik tekerlekli, yani bir otobüs (Bkz. 2918 sayılı Karayolu Trafik Kanunu) olması kaliteli bir çevre arayışında olan tüm orta ölçekli şehirlerimiz için ‘pahalı’ raylı sistemler karşısına çıkabilecek ‘yegane’ ucuz ve uzun vadeli yatırımdır.
Kütahya gibi birçok şehrimizin artık troleybüsü gündemlerine aldıklarını biliyoruz. Ümit ediyoruz ki başaracaklar ve ülkemiz küllerinden doğan troleybüslerle tanışacak. Gün gelecek bir babayiğit çıkacak bir tamirhanede ve ‘Tosun’ ile karşımıza yeniden çıkacak, bizi 2023 hedeflerine bir adım daha yaklaştıracak.

Bëhu i pari që komenton

lini një përgjigje

Adresa juaj e emailit nuk do të publikohet.


*