Filloi rasti i aksidentit të kalimit në nivel në Mersin

Mersin’de yaşanan hemzemin geçit kazası davası başladı :Mersin’de 12 kişinin ölümü, 3 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan tren faciasıyla ilgili açılan davanın ilk duruşması Mersin 12’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı.

Mersin’de 12 kişinin ölümü, 3 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan tren faciasıyla ilgili açılan davanın ilk duruşması Mersin 12’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Tutuklu sanık hemzemin geçit görevlisi 28 yaşındaki Erhan Kılıç, mahkemedeki ifadesinde kendisi gibi tutuklu olan servis şoförü 30 yaşındaki Fahri Kaya’yı suçlayarak, “Çok hızlıydı, çakmak fırlattım, bağırdım ama durmadı” dedi.

Olay, geçen 20 Mart’ta merkez Akdeniz İlçesi Adanalıoğlu Mahallesi’ndeki hemzemin geçitte meydana geldi. Mersin’den Adana yönüne giden 62028 sefer sayılı yolcu treninin Fahri Kaya yönetimindeki 33 M 1104 plakalı minibüse çarpması sonucu Sinan Özpolat, Oğuzhan Beyazıt, Mine Serten, Onur Adlı, Ayhan Akkoç, Mehmet Akşam, Ünal Acar, Harun Salık, Cavit Yılmaz, Kenan Erdinç, Mustafa Doygun ile Halil Demir yaşamını yitirirken; sürücü Fahri Kaya ile araçta bulunan Servet Çelik ve Uğur Ateş yaralandı. Olayın ardından başlatılan soruşturmada Fahri Kaya, hemzemin geçit görevlisi Erhan Kılıç tutuklandı.

Soruşturma sonunda hazırlanan iddianamede yer alan bilirkişi raporuna göre, bariyer görevlisi 28 yaşındaki Erhan Kılıç’ın yüzde 60, TCDD’nin yüzde 30, servis şoförü Fahri Kaya’nın yüzde 10 kusurlu olduğu belirtilirken; Kılıç ve Kaya hakkında taksirle ölüm ve yaralamaya neden olmak suçundan 15 yıla kadar ağır hapis istemiyle dava açıldı.

‘SERVİS ARACI ÇOK HIZLIYDI’

Mersin 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar bariyer görevlisi Erhan Kılıç, servis şoförü Fahri Kaya, kazada ölenlerin yakınları ve avukatlar katıldı. Mahkemede ilk ifadeyi Erhan Kılıç verdi. Kılıç, treni gördükten sonra bariyeri indirmeye başladığını belirterek şunları söyledi:

“Tren gelmeden önceki geçidin sorumlusu arkadaş 8 dakika önce beni cep telefonumdan arayarak uyardı. Bunun üzerine trenin gelmesini bekledim. Treni yaklaşık 350 metre mesafeden gördüm. Ancak, servis aracı hemzemin geçide çok hızlı girdi. O sırada kulede görevimin başındaydım. Çanı çalan ve bariyeri indiren iki ayrı düğmeye bastım. Bariyer inerken araç hızla geçmeye çalıştı. Bu sırada, bağırıp ve üzerine de elimdeki çakmağı fırlatarak durmasını istedim. Sürücü geçmeye devam edince tren arka bölümüne çarptı. Bariyer inerken araç raylara girmişti. Hemzemin geçidin ortasına geldiğinde yavaşlamasaydı, kurtarabilirdi. Bu işin eğitimini aldım, 12 saat mesai yapıp taşeronda çalışıyorum.”

‘ERKEN KAPATINCA KÜFREDİYORLAR’

Bu sırada kazada ölenlerden birinin avukatı, mevzuata göre trenin hemzemin geçide gelmeden en az 3 dakika önce bariyerin inmesi, bu görevi yapan kişinin de eğitim alması gerektiğini hatırlatarak, bu durumun sanık Erhan Kılıç’a sorulmasını istedi. Bunun üzerine yeniden söz verilen Kılıç, “Bariyeri erken kapattığımız zaman bekleyen araç sürücülerinden duymadığımız küfür kalmıyor. 3 dakika önce kapattığımız zaman da trenin bu sürede gelip gelmeyeceği de belli olmuyor. Bu nedenle yaklaştığında her iki butona basarak çan çalıp kapatıyorum. Ayrıca, ben bu işe başlamadan önce 15 gün eğitim aldım. Sertifikam vardır” diye konuştu.

‘BARİYER AÇIKTI’

Tutuklu servis sürücüsü Fahri Kaya ise ifadesinde Erhan Kılıç’ı suçladı. 2009 yılında da ölümlü trafik kazasına karışmaktan aldığı 9 ay hapis cezası paraya çevrildiği belirlenen Fahri Kaya, ölenlerin yakınlara başsağlığı dilerken duygulandığı için güçlükle verdiği ifadesinde şunları söyledi:

“Önümden 2-3 araç geçti. Ben de bariyer açık olduğu için geçtim. Trenin geldiği solda bulunan baş alanda rayların yakınında vagonlar ve konteynerler olduğu için görüş mesafesini düşürüyordu. Hemzemin geçide girince yavaşladım, raylara çıktığımda treni fark ettim. Gaza basarak kurtarmaya çalıştım, ancak aracın arkasından vurdu. Bu olayda ben de yaralandım, insan bile bile kendisini ölüme atar mı? Bariyer görevlisinin bana bağırıp, çakmak atması doğru değildir. Çan sesi de duymadım. Olay sırasında hiç bir uyarı almadım, bariyerde açıktı. Suçsuzum, tahliyemi istiyorum.”

POLİSTEKİ İFADESİNDEN FARKLI KONUŞTU

Daha sonra kazadan şans eseri olarak kurtulan Servet Çelik ile Uğur Ateş dinlendi. Çelik ve Ateş, bariyerin açık olduğunu, herhangi bir çan sesi de duymadıkları yönünde ifade verdi. Mahkeme, olay günü Uğur Ateş’e polise verdiği ifadesinde “Şoför ani bir hareketle kapanmakta olan rayların altından geçti. Bariyer tam inerken servis aracı geçti” diye ifade verdiğini hatırlatması üzerine Ateş, o sırada olayın şokunda olduğu için böyle bir ifade verdiğini, doğrusunun mahkemede verdiği ifade olduğunu vurguladı.

‘BEN NE YAPTIM’ DİYE FERYAT EDİYORDU

İlk duruşmaya damgasını vuran olay ise sürpriz bir tanık oldu. Kazanın hemen ardından olay yerinde olduğunu belirten tanık Tolga Çolak, olay sonrası gördüklerini şu sözlerle anlattı:

“Ben geçide yaklaşık 50 metre mesafede bulunan kırmızı ışıkta beklerken, büyük bir gürültü duyunca kazayı görüp oraya koştum. Bu sırada, kulede bulunan görevli ‘Ben ne yaptım, dalmışım’ diye feryat ederek panik halindeydi. Çarpmayı görmedim, ancak kazadan hemen sonra ordaydım. Tren servise çarptıktan sonra bariyerin indiğini gördüm. Kaza nedeniyle de 112’i arayıp yardım istedim.”

Geçidin sol tarafında trenin Mersin yönünden gelip istikametinde bulunan konteynır ve vagonlar görüş mesafesini sürekli azalttığından da şikayetçi olan tanık Çolak, mahkemede kulede bulunan görevlinin sanık sandalyesinde bulunan iki kişiden hangisi olduğunu teşhis edemedi.

SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDULAR

Tren kazasında ölen yakınlarının duruşmada bulunan avukatları, dosyada yer alan bilirkişi raporlarına göre hemzemin geçidin sol kesiminde konulan özel bir şirkete ait konteynır ile TCDD’ye ait vagonların görüş mesafesini azalttığının sabit olduğunu dile getirdiler. Avukatlar, bu durumun da kazaya davetiye çıkardığının altını çizerek, sorumlu özel şirket, TCDD ile gerekli denetimi yapmayan ilgili belediye görevlilerinin de belirlenerek dava kapsamına alınmasını talep ettiler.

Mahkeme, davaya katılan sanık, tanık ve avukatları dinledikten sonra, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, her iki sanığın telefon görüşme kayıtlarının TİB’den istenmesine, hemzemin geçit yakınında bulundurulan vagon ve konteynırların görüş mesafesini etkileyip etkilemeyeceği konusunu için yerinde keşif yapılmasına, avukatların şirket ve belediye görevlileri ile ilgili taleplerini Cumhuriyet Savcılığı’na yapmasına ve tüm eksikliklerin giderilmesi için ertelendi.

1 Comment

  1. Her zamanki gibi, bu seferde taşlanacak suçlu gariban sorumlular bulundu! Taşeron işçisi bariyer görevlisi ve servis şöförü… eh kenarından, köşesinden de TCDD.
    Hem zemin civarında neden görüşü kapatan konteynerler, vagonlar vardır?
    Bunları oraya kim, hangi düşünce(sizlik) ile koyabilmiştir?
    Kim nasıl denetlemiş ve ne tesbit etmi, hangi yaptırım uygulanmıştır? (Yoksa körler, sağırlar birbirlerini mi ağırlamışlardır?)
    Neden hem zemin geçitte otomatik bariyer yoktur? ASLINDA neden bir alt geçit veya üst geçit yoktur?
    (Biliyoruz daha pahalı da… Ancak sonunda ölenlerin maliyeti daha pahalıya gelmiyor mu? Yoksa bunlar “ne alırsan 1 TL” gibi, ucuz sürüm malı mı?
    TCDD ölenlerin ailelerine bakacak mı? Özellikle çocuklarını üniversite bitirip, meslek hayatına atılıp, evlenip, ev, bark sahibi olup, kendi yaşamlarını kuruncaya kadar bakacak mı? …)
    Hadi insanın yeter değeri gerektiği kadar yok diyelim, olayın toplam ekonomik masraf olarak değeri, bir üst geçit = köprü yatırımından daha mı küçüktür. Sonuçta her ikisinin de parasını ben, sen, o, onlar… BİZ ÖDÜYORUZ, BİZ! Bizim paramızı yönetmekle görevlendirlen/ görevlendiğimiz ilgili bilgisiz, bilgili, ilgisiz çok bilmişçe yanıt adı altında palavra atmasın!
    Yanlış anlaşılmasın; bu olayda suçsuz YOK, hepsi aynı oranda ve özellikle de demiryolunun ve kara yolunun sahipleri ve sonra sürücü, asıl suçlu, sinyalci ise ondan sonra… Bilirkişi/Bilmezkişi raporundaki suç oranları da komedi, palavra… “Teknikte İNSANın olduğu her teknik sistemde mutlak surette hata vardır ve bir an (ne zaman?) mutlaka ortaya çıkar!” (Bakınız sözde en güvenilir sistem olan Nükleer-Enerji kazaları Harrisburg (USA), Çernobil ve Rusyadaki diğer kazalara, Le Hauge (F), Fukishima (J) vs.) Hatta bunun olasılık hesabı bile vardır(dı). Güncel Mainz Üniversitesi (D) uzmanlarının 2012 yılı hesabına göre ise, risk eskiden varsayılandan 200 misli daha büyük = her 10 – 20 yılda bir “Süper-GAU”, yani bilimsel kabul görür en büyük kaza olasılığı…
    Böylesi bir hemzeminin, hele bizde ve bu şartlar altında kaza olasılığını bir hesaplayın bakalım… Her kimki ortaya çıkan/çıkacak dehşet sonuca rağmen bu sistemi bu şekilde planlarsa, uygularsa, işletirse, denetler ve hala daha “tamam, devam” derse… İŞTE ASIL SUÇLU(lar) ODUR/ONLARDIR ! Bu iş “senaryo düzmecesi” ile de sümen altı yapılamaz!
    Pardon, tabiî ki bu medeni, teknik toplumlar ve ileri ülkeler için geçerliydi. Bizde saatlerin ters yönde döndüğünü, hala daha şarklı olduğumuzu, “şarki düşündüğümüzü” unuttuk… Unutmayalım; aslında bu dava bir medeniyet seviye sınamasıdır!

lini një përgjigje

Adresa juaj e emailit nuk do të publikohet.


*